Elektrikli otomobil devi Tesla, Autopilot ve Full Self-Driving (FSD) sistemlerini içeren kazalarla ilgili ayrıntılı verilerin kamuya açıklanmasını önlemek için zorlu bir hukuki mücadele veriyor. Bazıları şirketin bu bilgileri kötü bir medya imajından kaçınmak için gizlemeye çalıştığını düşünebilir. Ancak Tesla’nın öne sürdüğü gerekçe biraz daha stratejik. Büyüyen elektrikli araç pazarında rakiplerinin bu bilgileri kullanarak avantaj elde edebileceğinden korkuyor.
ABD Ulusal Karayolu Trafik Güvenliği İdaresi (NHTSA), otomobil üreticilerinden, Tesla’nın Autopilot ya da FSD gibi Gelişmiş Sürücü Destek Sistemlerinin (ADAS) aktif olduğu tüm kazaları raporlamalarını talep ediyor. Bu sistemler; direksiyon, fren ve hız kontrolü gibi görevlerde yardımcı olabiliyor. Ancak aracı tamamen otonom hale getirmiyor. Sürücü hala nihai sorumluluğu taşıyor.
Gelen raporların önemli bir kısmı Tesla araçlarından geliyor. Ne yazık ki bu raporların içeriğindeki detaylar genellikle gizli tutuluyor. Çünkü Tesla, ticari sır gerekçesiyle bilgilerin büyük kısmını sansürlemekle suçlanıyor.
Mahkeme Mücadelesi ve Kamu Yararı Tartışması
Bu gizlilik politikası, The Washington Post’un hem Tesla’ya hem de NHTSA’ya dava açmasına neden oldu. Gazete, sansürsüz verilerin kamuya açıklanmasını talep ediyor. En son mahkeme dosyasında şunları söyledi. Tesla, “Talep edilen bilgiler açıklanırsa mali ve ekonomik zarar göreceğini” iddia etti. İlginç olan şu ki, Tesla’nın endişesi potansiyel davalar veya hisse senedi değerindeki düşüşten ziyade, rakiplerinin bu bilgileri kullanarak avantaj sağlaması.
Tesla’nın Saha Güvenilirlik Mühendisliği Direktörü Eddie Gates’e göre, ADAS donanım ve yazılım sürümleri gibi bilgilerin paylaşılması, rakip firmalara adeta bir oyun planı vermekle eşdeğer. Gates, bu bilgilerin rakipler tarafından analiz edilerek Tesla’nın sistemlerinin hangi sürümlerinin ne kadar etkili olduğu, teknolojideki ilerleme hızı ve verilerin nasıl toplandığı gibi iç süreçlerin anlaşılabileceğini savundu.
Gates, rakiplerin Tesla’nın iç süreçlerini “çözümleyip kopyalayabileceğini” söyledi. Ayrıca Tesla’nın sistemlerinin “güçlü ve zayıf yönlerini anlayarak kendi sistemlerini geliştirebileceklerini” öne sürüyor. Özetle, Tesla, kaza verilerini rekabet avantajı olarak görüyor.
The Washington Post’un avukatları ise bu iddiaya basit bir karşılık veriyor. Sürücülerin kendi araçlarında görebildiği yazılım ve donanım sürümlerinin devlet sırrı olmadığını savunuyorlar. Bu verilerin kamuya açıklanması halinde herkes, yalnızca rakipler değil. Bu sistemlerin ne zaman, nasıl ve neden kazalara karıştığı konusunda daha şeffaf bilgi sahibi olunacaktır.
Tesla İnsanları Kandırıyor mu?
Bu şeffaflık, Tesla ile ilgili daha fazla haberin çıkmasına neden olacaktır. Ayrıca kazalara karışan bireylerin olası hukuki süreçlerde daha bilinçli olmasını sağlayacaktır. Evet, rakipler de bu verilerden faydalanacaktır.
Ancak burada şu soru ortaya çıkıyor. Eğer rakip firmalar bu verileri kullanarak kendi ADAS teknolojilerini geliştirirse, bu durum daha güvenli elektrikli araçlar ve sürücü destek sistemleri anlamına gelmez mi? Sonuçta kaza verilerinin toplanmasının ve analiz edilmesinin asıl amacı bu değil mi? Şirketlerin, yaşanan olumsuz olaylardan öğrenmesini zararlı olarak görmek oldukça sıkıntılı. Otomotiv teknolojisinde öncü olduğunu iddia eden bir firma için oldukça tartışmalı bir tutum.
Bu gelişmiş sistemlerin özellikle kazalarla ilgili gerçek performansını anlamaya yönelik şeffaflık talebi giderek büyüyor. Pek çok kişi, ADAS sistemlerinin sınırlarını daha iyi anlamanın ve kamuya açık bilgiye erişimin, yolları herkes için daha güvenli hale getireceğine inanıyor. Tesla’nın bu detayları gizlemeye yönelik çabası daha fazla soru işareti yaratıyor. Dahası büyük olasılıkla olumsuz sonuçlanacaktır. Şu noktada, Tesla’nın ne yapmaya çalıştığı önemsiz. Ne olursa olsun, imajının daha da zedelenmesi kaçınılmaz görünüyor.