Elektrikli araçların (EV) ve şarj edilebilir hibritlerin sayısı gün geçtikçe artıyor. Bu araçların enerji şebekesine nasıl etki edeceğine dair endişeler de dile getiriliyor. Bu makale, konuyla ilgili başlıca iddiaları sıralayıp ardından yanıtlıyor.
Ana soru, artan talep karşısında şebekenin yeterli kalıp kalamayacağı. Uzmanlar, 2040’ta küresel araç satışlarının %58’ini EV’lerin oluşturacağını öngörüyor (bugün %10). En karamsar senaryo şöyle: İngiltere’de 2020 sonunda 32.697.000 otomobil vardı. Ayrıca hepsinin aynı anda tipik bir ev tipi şarj cihazıyla (7 kW) şarj olduğu varsayılırsa, 229 GW güce ihtiyaç duyacaktır. Ülkenin mevcut 101 GW’lık kapasitesinin iki katından fazla.
Gelen Tüm EV’leri Şebeke Kaldıramaz!
Öncelikle içinizi rahatlatalım: Evet, şebekeler ek elektrikli araç yükünü kaldıracaktır. Yukarıdaki hesaplar hatalı varsayımlara dayanır ve gereksiz yere alarmcıdır. Örneğin, tüm araçların bir gecede elektrikli otomobillere dönüşmesi mümkün değildir.
- Toplu geçiş imkansız: EV üretimini bir anda bu hızda artırmak mümkün değil.
- Herkes aynı anda EV almayacak: İnsanlar mevcut arabalarını birkaç yıl daha kullanır; dolayısıyla yenileme tarihleri de dağınık olacaktır.
Herkes Aynı Anda Şarj Edecek!
Bu şüpheci bakış açısı, tüm EV’lerin her zaman aynı anda şarj edileceğini varsayar ki pek olası değildir. Birincisi, kullanıcıların böyle bir talebi olmaz. İkincisi, yakın vadede yeterli sayıda şarj noktası bulunmaz. Bu arada şebeke üretimini ayarlayabilir.
Aynı mantıkla, tüm Türkiye çamaşır makinelerini aynı anda çalıştırsa 950 bin 367 megavatsaat güce ihtiyaç olur. Ayrıca bu, ülkenin ortalama günlük 825 bin 367 megavatsaat’lik talebinin çok üstünde.
Arabalar Çok Kullanılıyor, EV’ler Çok Enerji İster!
Gerçeğe daha yakın olmak için ortalama sürüş mesafesi ve elektrikli araç tüketimine bakmalıyız.
- Birleşik Krallık: 2019’da ortalama 10.460,736 kilometre yol. Varsayılan tüketim 0,346 kWh/km – yıllık 2.249 kWh. Tüm araçlar elektrikli olsa yıllık toplam 73,5 TWh—2019 üretiminin yaklaşık %22’si.
- AB: 11.300 km – 2.429 kWh/yıl – 589,5 TWh, üretimin %21’i.
- ABD: 22.530,816 kilometre – 4.844 kWh/yıl – 1.354,4 TWh, üretimin %33’ü. (Popüler Engineering Explained hesabıyla da uyumlu.)
Veriler gerçek bir kaygı yaratmıyor. Son on yılda enerji talebi birçok ülkede düştü. Dahası ABD’de %3, Britanya’da %18. EV’ler yayıldıkça içten yanmalı araç talebi azalır. Buna bağlı akaryakıt üretimi ve bazı sanayi kollarının elektrik tüketimi geriler, açılan kapasite EV’lere kaydırılabilir. Aslında Bu algı buradan doğuyor.
Elektrik Üretimini Artırmak İmkansız!
Aslında mümkündür. Norveç iyi bir örnek: Araçların %12’si elektrikli; 1990’dan beri tüketim %26 arttı, üretim talebi karşıladı. EV’lerin kademeli benimsenmesi de önemli. Britanya’da 2010’da 1.544 adet olan elektrikli binek araç sayısı 2021’in üçüncü çeyreğinde 314.966’ya çıktı. Yüzde olarak büyük ama toplamda hala küçük.
Önümüzdeki on yılda artış sürecek. EY ve Eurelectric, 2030’da Avrupa yollarında 65 milyon, 2035’te 130 milyon EV öngörüyor (toplam araç sayısının %53’ü). Ayrıca Rapor, şebekenin bu artışı kaldıracağını belirtiyor. ABD’de de U.S. Drive’ın üç farklı benimseme senaryosunda şebeke yeni talebi karşılayabiliyor.
Tepe tüketim artar mı?
En büyük risk, pik saatlerde aşırı yük. Dağıtım şirketleri son “km”de kapasiteyi artırmak zorunda kalabilir. Fakat gece indirimli tarifelerle kullanıcıları pik dışı saatlerde şarja yönlendirmek de mümkün. Akıllı şebeke entegrasyonu ve araçtan şebekeye (V2G) çözümleri de gelecekte yardımcı olabilir. Her ne kadar V2G günümüzün Li-Ion bataryaları için ek döngü aşınması gibi sorunlar taşısa da.
Her Şey Çok Hızlı İlerliyor!
Elektrikli araçların benimsemesi, en iyimser tahminlerde bile kademeli kalacaktır. Tarihte benzer altyapı zorluklarını daha önce de aştık. Geçen yüzyılın başında elektrik yalnızca aydınlatma içindi; bugün iş, eğlence ve ulaşım için vazgeçilmez. Rüzgar, güneş, akıllı şebekeler ve bataryalar da artık elimizde.
Yaygın bir elektrikli araç kullanımının önünde birçok zorluk var, fakat elektrik üretimi ve şebeke bunlardan biri değil.