Yeşil arabalar tam olarak nedir ve kişisel ulaşımın geleceği için ne anlatıyor? Bu makalede Yeşil arabaların kısa tarihçesini, sektörün güncel durumunu inceliyor ve elektrikli araçların geleceğine bakıyoruz.
Yeşil Ulaşımın Geleceği
Başlangıçta… arabalar vardı ve oldukça faydalılardı. Yani, bir bakıma faydalılardı. Bizi gitmek istediğimiz yere götürdüler fakat bunun yanında biraz da kirlettiler; sera gazları biçiminde. Bu emisyonlar hava kirliliğini artırdı ve gezegenimizi ısıttı. Şimdi, yeniden başlıyoruz. Hatalarımızı gördük ve daha yeşil, daha temiz bir ulaşım geleceği oluşturuyoruz.
Yeşil Arabalar Tanımı
Bugünlerde yeşil arabalar için birçok terim duyuyorsunuz. “Yeşile boyanmış arabalar”dan bahsetmiyoruz elbette. Hibrit elektrikli araçlar (HEV) ve prize takılabilir hibrit araçlar (PHEV), bizi tam elektrikli araçlara (EV) yani bataryalı elektrikli araçlara (BEV)’e getirdi. Hidrojen yakıt hücreli ve hatta güneş enerjili araçlar gibi alternatif yakıtlı araçlar da var. Ama tüm bunlar ne anlama geliyor ve tam olarak neyi yeşil kılıyor?
Sonuçta, yakıt tasarruflu bir araba, otoyolda ortalama yaklaşık 17 km/lt sağlarsa yeşil kategoriye dahil olacaktır. Fakat bugün “yeşil arabalar” derken, hiçbir kirlilik yaymayan sıfır emisyonlu araçları kastediyoruz. Bu yüzden bir bisiklet de yeşil bir taşıttır diyebiliriz. Kirliliğe neden olmaz ve iklim değişikliğine katkı yapmaz. Yeşil arabaları tanımlamayı daha iyi anlamak için kısa bir tarihçeye bakalım.
Bugüne Nasıl Geldik?
Yaklaşık 1900’den bu yana, benzin ve dizel motorlu araçlar, insan ve yük taşımacılığını kolaylaştırdı. Bu sebeple seri bir şekilde üretilmiştir. İnsanların ve malların uzak mesafelere taşınabilmesi için karmaşık yol ağları inşa edilmiştir.
1950’lerde, Kaliforniyalı araştırmacı Dr. Arie Haagen-Schmitt, arabalar ile hava kirliliği arasındaki bağı ortaya koydu. Trafik kirliliği Los Angeles’ı o kadar dumanlı hale getiriyordu ki, karşı sokağı görmek imkansızdı. O dönemde arabalar km başına yaklaşık 13 gram hidrokarbon (HC) üretiyordu. Dahası, 3,6 gram azot oksit (NOx) ve 87 gram karbon monoksit (CO) yayıyordu. Durum hiç iyi değildi.
ABD Çevre Koruma Ajansı (EPA) devreye girerek emisyon limitleri belirledi ve otomobil üreticileri emisyon kontrol teknolojileri geliştirmeye başladı.
İlk Hibrit Araçlar
Her zaman geleceğe bakan Japon otomobil üreticisi Toyota, 1997’de Prius hibrit arabayı tanıttı. Bu, küçük benzinli motor, elektrik motoru ve batarya paketiyle birleştirerek yakıt verimliliğini artıran bir araçtı. Ayrıca karbon emisyonlarını azaltan ilk seri üretim hibrit araçtı. 2007’de EPA, Prius’u Amerika’da satılan en temiz araçlardan biri olarak değerlendirdi. Prius’un muazzam başarısı, birçok otomobil markasının farklı hibrit otomobil, kamyonet çıkartmasına yol açtı. Ayrıca SUV modelleri geliştirmesine yol açtı. Bugüne kadar altı milyondan fazla Prius satılmıştır.
2011’de Toyota, Prius Prime adını verdiği ilk prize takılabilir hibrit modelini geliştirdi. Prize takılabilir hibritler, aracı standart bir 110 voltluk elektrik prizine bağlayarak şehrin içinde yaklaşık 40 km kadar elektrikle gitmenize, sonra benzinli motora geçmenize imkan tanıdı. Hibrit ve prize takılabilir araç satışları güçlü seyrederken, çok eski ama bir o kadar da yeni bir teknoloji, kişisel ulaşım dünyasını değiştirmeye hazırlanıyor.
Elektrikli Araçların Evrimi
Benzinli araçların yakıt ekonomisini iyileştirmek için büyük çabalar harcansa da, bu iyileştirmeler iklim değişikliğinin önüne geçmeye veya hava kirliliğini tamamen ortadan kaldırmaya yetmedi. Bu nedenle yeşil arabalar genellikle hem tüketiciye hem çevreye fayda sağlayan alternatif yakıtlı araçlar veya elektrikli araçlar olarak kabul ediliyor.
Elektrikli arabalar, 1890’da Iowa, Des Moines’ten kimyager William Morrison’ın saatte yaklaşık 22 km hız yapabilen altı yolcu kapasiteli bir araç geliştirmesiyle ortaya çıktı. Ferdinand Porsche ise ilk hibrit elektrikli arabayı 1901’de icat etti.
1973 petrol krizi Amerikalıların bütçesini sarstığında, General Motors gibi üreticiler şehir içi elektrikli ulaşım prototipleri geliştirmeye başladı. Ancak benzin fiyatları tekrar düştüğünde, sınırlı menzil ve performans nedeniyle halk EV’lere ilgi kaybetti.
1997’de Toyota Prius’u piyasaya sürdüğünde, küçük benzinli motorunu elektrik motoruyla birleştiren bu araç, daha iyi yakıt tüketimi sağladı. Ayrıca daha düşük karbon ayak izi arayanların favorisi oldu. Tesla ise 2006’da 321,86 kmden fazla menzilli tamamen elektrikli araçlar üretmeye başladı. Ayrıca Prius’un yumurta biçiminde ki aracından çok daha çekici elektrikli sedanlar sundu.
O tarihten sonra bilim insanları ve politikacılar ABD Enerji Bakanlığı ile birlikte ulusal bir şarj altyapısı kurmak için bir araya geldi. 2010’da büyük üreticiler prize takılabilir hibrit ve tam elektrikli araçlar geliştirmeye başladı. 2018’e gelindiğinde Amerika’da satılan 23 elektrikli araç ve 36 hibrit model vardı.
İleride Bizi Neler Bekliyor?
Bugün, çoğu otomobil üreticisi ve 30 ülke tüm benzinli araçları 2040’a kadar aşamalı olarak devre dışı bırakmayı planlıyor. ABD hükümeti, 2035’e kadar benzinli hükümet araç alımını durdurmayı hedefliyor. Yeşile geçiş için şu anda tüm dünya hazırlanıyor.
Tüm bu gerçekleri göz önünde bulundurduğumuzda, yeşil arabalarla dolu daha temiz bir dünyaya doğru açıkça ilerliyoruz. Yeşil sürüşle ilgili bilmek isteyebileceğiniz her şeyi keşfetmenizde size yardımcı olacağız.